ADDIE Tasarım Modeli



1990’lı yıllardan sonra öğretim tasarımı çekirdek modele göre; tüm modellerdeki ayrıntılı işlemleri özetleyici nitelikte olan temel beş aşamada ifade edilmiştir. Bu aşamalar; analiz, tasarım, geliştirme, uygulama ve değerlendirme aşamalarıdır. Bizim ele alacağımız model olan ADDIE modeli ise; bu temel beş aşamayı içeriğinde barındırdığı ve öğretimin genel tanımlarından yola çıktığı için çekirdeksel öğretim tasarımı modellerlinden biridir. ADDIE modelinin aşamaları;

Analysis ( Analiz )
Design (Tasarım)
Development (Geliştirme)
Implementation (Uygulama)
Evaluation (Değerlendirme)



Analiz(Analysis)
Analiz basamağında hedef kitle, tasarımcı ihtiyacı, öğrenme gereksinimleri, sınırlılıklra ve öğrenenlerin hali hazırdaki bilgi, becerileri belirlenir. Sistem analiz edilerek problem ve problemin kaynağı tanımlanır.

Tasarım (Design)
Analizi yapılan öğretimin, ikinci aşaması tasarımdır. Modelin tasarım aşamasında, öğretimin tasarımı planlanır ve ilk tasarımlar yapılır. Bu aşamada hazırlanan tasarımlar ve tasarımda kullanılacak unsurlar, analiz aşamasında elde edilen ihtiyaç verilerini karşılayacak şekilde olmalıdır. Yine bu aşamada da detaylı bir rapor yazılmaktadır.

Geliştirme(Development)
 Bu aşamada,  tasarımın test edilmesi sonucunda elde edilen veriler (öğrenen yorumları, deneme uygulamasında karşılaşılan problemler ve tüm gözlem sonuçları) kullanılır. Tasarım aşamasında oluşturulan içerik ve konular, etkinlikler, alıştırmalar, zamanlama, sınıf düzeni, materyaller ve ölçme-değerlendirme araçları tekrar gözden geçirilerek gerekli iyileştirme ve düzeltmeler yapılır.

Uygulama (Implementation)
 aşamasında tasarımı yapılan öğretme sisteminin uygulamasını etkileyecek değişkenler üzerinde çalışılmakta ve gerekli hazırlıklar yapılmaktadır. Özellikle tesislerin ayarlanması, ortamların düzenlenmesi, bütçeleme yapılması ve eğiticilerin eğitimi gibi konular üzerinde durulmaktadır.

Değerlendirme(Evaluate)

Eğitimin kalite ve etkinliğini değerlendirdiği aşamadır. Daha önceki aşamalarda belirlenen referans noktalarındaki eğitmeni ve kendisini kalitatif ve kantitatif performans göstergeleri tarafından değerlendirir.


Bloom Taksonomisi

Bloom Taksonomisi Nedir?

            Taksonomi bilimi 1956 senesinde Chicago Üniversitesi bünyesinde görev almakta olan Benjamin Bloom tarafından ortaya atılmıştır. Benjamin Bloom, yapmış olduğu eğitsel hedeflerin taksonomisi adı altındaki çalışması ile eğitim dünyasına ciddi derecede katkı yapmıştır. Bu taksonomiye Bloom taksonomisi denilmektedir ve dünden bu güne eğitim alan öğrencilerin algı ve öğrenme düzeylerini geliştirmek adına kullanılmıştır. Eğitimi Bloom taksonomisinin büyük katkısının olmasından dolayı Bloom taksonomisi üzerinde günümüzde de çalışmalar yapılmakta ve bu taksonominin geliştirilmesi hedeflenmektedir.



Bilişsel taksonomi: İlgili taksonomi kısmında kişinin zihinsel becerilerini ve bilgisini incelemektedir. Bloom ismine has olan taksonomi üzerinde çalışmalar yaparken öğrencilerin düşünme düzeylerinin basitten karmaşığa doğru olduğunu gözlemlemiştir. Sizler de algılama üzerinde beyin jimnastiği yapacak olursanız sistemin gerçekten basitten karmaşığa doğru olduğunu görebilirsiniz.


Duygusal taksonomi: Bu bölümde hisler, tavırlar, heyecan ve motivasyon gibi olguların öğrenmeye olan etkileri incelenmektedir. Gündelik yaşamı ele alacak olursanız bulunduğumuz çevrenin ve duygu durumumuzun hayatımızı ve özellikle algılama düzeyimizi ciddi anlamda etkilediği görebilirsiniz.


Psikomotor alan: Bu kısım hareket ve becerileri incelemektedir. Herhangi bir davranışın ortaya çıkabilmesi için bilişsel ve duyuşsal davranış eksiksiz bir şekilde ortaya koyulmalıdır. Ayrıca bazı taksonomiciler bu başlık altında kişilerin çeşitli psikolojik baskılar sonucunda algılama düzeylerinin nasıl etkilendiğini irdelemektedir.


Taksonominin Yenilenmesine Neden İhtiyaç Duyuldu? 

Taksonominin ortaya çıkış yılı olan 1956 yılından bugüne her alanda pek çok değişiklik ve yenilik gerçekleşti. Bu değişim ve yeniliklerin “eğitim” kavramını etkilemesi de kaçınılmazdı. Bugün eğitimciler “öğretme ve öğrenmenin” düşünmekten daha fazlasını içerdiği kabul ediyor. Bloom Taksonomisi; üst düzey bilişsel bilgileri tam olarak ifade edememesi, güncel bazı meselelerin taksonomi ile bağdaştırılamaması ve değerlendirme basamağında ortaya çıkan güçlükler gibi nedenlerden ötürü Anderson ve Krathwohl önderliğinde bir çalışma grubu tarafından revize edildi ve günün ihtiyaçlarına cevap veren bir hale getirildi. 

Bloom Digital Taksonomisi

Bloom’un taksonomisi üzerine çalışmalar yapan Andrew Churches ise bu aşamaları günümüze uyarlayarak taksonomiye uygun eğitsel uygulamaları bir araya getirmiştir. Bunlara ise Bloom’un Dijital Taksonomisi adını vermektedir.












Önemli noktalardaki dört değişiklik

1. Taksonominin kullanımındaki
temel odak değişmiştir. İlk
taksonomi daha çok
değerlendirmeye yardımcı
olurken, yenilenmiş taksonomi
planlama, öğretim ve
değerlendirmeye; programın
öğeleri arasındaki tutarlılıklara da
odaklanmaktadır.

2. Yenilenmiş taksonomi tüm
düzeylerde çalışan öğretmenler
için hazırlanmıştır. İlk taksonomi
daha çok yükseköğretim
örnekleri verirken, İkincisi ilk ve
ortaöğretime de örnekler
vermektedir.

3. Yeni taksonomi değişik
basamakları anlamlı hale
getirmek için örnek ölçme
işlemleri içermektedir. Oysa eski
taksonomi daha çok çoktan
seçmeli testlere odaklaşmıştır.

4. Orijinal taksonomi altı ana
basamağa önem vermişken,
yenilenmiş taksonomi daha çok
alt basamaklara odaklaşmıştır.
Ana basamaklar sadece

tanımlayıcı haline getirilmiştir


Terminolojideki dört değişiklik

1. Ana basamakların isimleri,
hedefler nasıl gerçekleştiriliyorsa
öyle isimlendirilmiştir. Örneğin
ilk taksonomide yer alan “Bilgi”
basamağı bir addır. Eylem
değildir. Benzer sorun analiz ve
sentezde de geçerlidir. Bu
nedenle basamaklar eylemsi -ad
ilişkisini kurabilmek için eylem
biçiminde isimlendirilmiştir.*

2. İlk taksonomideki “bilgi”
basamağının alt basamakları
olgusal, kavramsal, işlemsel ve
üst bilişsel bilgi olarak
sınıflanmıştır. Özellikle
üstbilişsel bilginin eklenmesi
yeni ihtiyaçlardan
kaynaklanmıştır.

3. İlk taksonomide bazı
basamakların alt basamakları ad
ya da yalın halde bulunmaktaydı.
Bunları eylem haline getirmek
kullanışlılığı artıracağı için
değiştirilmiştir.

4. Kavrama ve sentez
basamakları yeniden

isimlendirilmiştir.

Yapıdaki dört değişiklik

1. Hedeflerdeki ad ve eylemsi
öğeleri ayrı birer boyut haline
getirilmiştir. Ad öğesi, bilgi
boyutunu oluşturmuştur. İlk
taksonomideki bilgi basamağındaki
eylem öğesi “Hatırlama” haline
getirilmiştir. Her ana basamağın
eylem öğesi, de bilişsel süreç
boyutunu oluşturmuştur.

2. İki boyutlu Taksonomi
Tablosu’nun oluşturulması analitik
bir araç haline gelmiştir. Hedefler,
Taksonomi Tablosunun hücrelerine
yerleştirileceğinden, öğretim
etkinliklerinin ve değerlendirmenin
planlanmasına da yardımcı
olacaktır. Böylece bu üç program
öğesinin arasındaki tutarlılıkların
görülmesi de sağlanabilecektir.

3. Bilişsel süreç basamakları
(hatırlama, anlama, uygulama vb.)
birikerek çoğalan (kümülatif) bir
hiyerarşi olmaktan çıkarılmıştır. İlk
taksonomide bir basamak
gerçekleştirilmeden diğerine
geçilemiyordu. Oysa araştırmalar
sadece bazı basamaklar arasında
(kavrama, uygulama, analiz)
kümülatif hiyerarşi olduğuna kanıt
göstermektedir.

4. Sentez/yaratma ve
değerlendirme sınıflarının sırası

değiştirilmiştir.


Kavram Türleri

Kavram Türleri



1- Somut ve Soyut Kavramlar

       Somut Kavramlar

Duyu organlarıyla algılanabilen kavramlardır. Ağaç, kalem, silgi, bilgisayar.

Soyut Kavramlar

Duyu organlarıyla algılanamayan kavramlardır. Sevgi, saygı, mutluluk, üzüntü.


2- Nesnel ve İlişkisel Kavramlar


Nesnel Kavramlar

 İnsanların kendi çevrelerinde bulunan fiziksel varlık ya da nesneleri sınıflamada kullanılan kavramlardır (Araba, Pizza vb.).

        İlişkisel Kavramlar  

Nesnel kavramlar arasındaki ilişkileri betimlemek üzere kullanılan ve çoğunlukla sözel bilgilerden oluşan önermelere verilen isimdir (Kuvvet: itme, çekme, ivme, sürtünme).


  3- Üst, Alt ve Bağlantılı Kavramlar

  Kavram yapılanması içinde en tepede olan ve en geniş kapsamlılığı gösteren kavrama üst kavram adı verilir.
Üst kavramların küçük bir bölümünü ya da özel parçasını oluşturan bir alt düzey kavramlara da alt kavram adı verilir.

 4- Kendiliğinden ve Kendiliğinden Olmayan Kavramlar


Çocukların düşüme özelliklerini doğrudan yansıtan kavramlara kendiliğinden olan kavramlar denir.
Çocukların, genellikle yetişkinlerin istediği doğrultuda sergilediği düşünme biçimini gösteren kavramlara da kendiliğinden olmayan kavramlar adı verilmektedir.


 5- Günlük ve Bilimsel Kavramlar

Günlük bağlamda gelişen, çocukların okul dışında yetişkinler ile etkileşimi sonucu oluşan kavramlara günlük kavramlar denir.
Bilimsel kavramlar ise belirli bir bilim dalıyla ilişkili olarak okulda öğretilir.  Bu kavramlar; uygun biçimde tanımlanır, sistematik yönden aşamalı bir yapı içindedir, mantıksal düzenleme içinde sunulur ve sözel olarak kapsamlı biçimde tanımlanabilir.

Kaynak: blogspot , ogta

Böte-Kavram Haritası


Öğrenme Stilleri

Öğrenme Stilleri 


Gelişen bilgi çağında her birey bir konuyu öğrenirken farklı yollardan hedefe ulaşabilir. Bu süreçte kişinin hedefine daha sağlıklı ulaşması için o hedefe en rahat ve en hızlı ulaşma tarzını bilmesi gereklidir. Bu tarzlar öğrenme stilleri olarak karşımıza çıkar. Öğrenme stilleri 3’e ayrılır.

Görsel Öğrenme Stili 

Bu öğrenme stiline sahip kişiler görerek daha kolay öğrenirler bu gruptakilerin belirli özellikleri vardır. Bunlar:
  • Özel yaşantılarında genellikle düzenli ve titizdirler. 
  • Dağınık bir masada ders çalışamazlar, önce masayı kendilerine göre düzenlerler, daha sonra çalışmaya başlarlar. 
  • Çantaları, dolapları her zaman düzenlidir. 
  • Tam olarak öğrenebilmeleri için dersin mutlaka görsel malzemelerle desteklenmesi gerekir. 
  • Harita, poster, şema, grafik gibi görsel araçlarla kolay öğrenirler ve bu araçlarla öğrendiklerini kolay hatırlarlar. 
  • Bilgi ve kavramları sembol ve resimlere dönüştürmeleri anlamalarını ve bellekte tutmalarını kolaylaştırır. 
  • Bir şey düşünürken gözleri yukarı doğru bakar. 


İşitsel Öğrenme Stili

Bu öğrenme stiline sahip kişiler duyarak daha kolay öğrenirler bu gruptakilerin belirli özellikleri vardır. Bunlar:


  • Diğer gruplardakilere göre daha konuşkandırlar. 
  • Oyunlarını kendi başlarına oynuyor bile olsalar, sanki yanlarında birileri varmış gibi konuşarak oynarlar. 
  • Yaşlarına göre daha kapsamlı cümleler kurarlar, kelime dağarcıkları geniştir. 
  •  Konuşmalarında bir ahenk ve melodi vardır. 
  •  Bir şey düşünürken kulak hizasına doğru bakarlar. 



Kinestetik(Dokunsal) Öğrenme Stili 

Bu öğrenme stiline sahip kişiler duyarak daha kolay öğrenirler bu gruptakilerin belirli özellikleri vardır. Bunlar:


  • Okul hayatında zorlanabilirler. 
  • Oturdukları yerde uzun süre duramazlar. 
  • Parmak kaldırmak, öğretmenin kendisini görmesini beklemeyi zaman kaybı olarak görürler. 
  • Hemen harekete geçerler. 
  • Öğretmenin ”Tahtayı kim silecek?” demesi yerlerinden fırlamaları için yeterlidir. 
  • Görsel ve işitsel mesajları algılamakta zorlanırlar. Ancak yaparak algılarlar. 
  •  Hareket hâlindeyken daha iyi öğrenirler. (Örneğin, kondisyon bisikletinde kitap okuduklarında daha iyi anlarlar.) 
  •  El şakası yaparlar, konuşurken el ve kollarını bol bol kullanırlar. 
  •  Dokunsallar daha çok ellerini kullanarak öğrenirler. 
  •  Plan ve programdan fazla hoşlanmazlar

Kaynaklar: http://nkal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/20/01/964247/dosyalar/2012_12/10102559_ogrenme_stilleri.pdf
http://www.itugvo.k12.tr/ilkogretim/rehberlik_bultenler/ogrenme-stilleri.doc
http://w3.gazi.edu.tr/~aligullu/ost.htm